28 Mayıs 2011 Cumartesi

Harry Potter and the Half-Blood Prince


Çok az çocuk okulların açılmasına sevinir. Büyük çoğunluğa eğlenceli yaz tatilini bırakıp sıkıcı okullara dönmek zor gelir. Ancak Hogwards'da okusalardı eminim hepsi, tatili değil de okulun açılmasını bekleyeceklerdi. Harry Potter kendine fantastik edebiyat ve sinemada özel bir yer edindi. Bunda Hogwards'ın çok büyük payı olduğunu düşünüyorum. Her birimiz belki kahramanca işler yapmadık, büyük stres altına girmedik ancak herkes okul sıralarından bir kez geçti. Hogwards'ın büyülü ve uçuk yapısı derslerden sıkılan her öğrencinin hayali. Kitabın hayranları sinemadaki Hogwards'ı hiçbir zaman yeterli bulmadılar. Onlar hayal ettikleri Hogwards'da dolaşmak istiyorlardı. Bu sıkıntılı sesleri oyun dünyası duydu ve fanları mutlu edecek Harry Potter oyunları yaptı. Filmlerin aksine, Harry Potter oyunları giderek daha iyi olan ve hatalarından ders alan bir seriye sahip. Tek kötü yanları sadece filmlerle birlikte ortaya çıkıyorlar, çoğu zaman ise filmler gösterimden kalktığında onlarda ortadan kayboluyorlar. Genelde film oyunlarına karşı oyun severlerin büyük bir tepkisi vardı. Ön yargıyla yaklaşırlar, ancak Harry Potter oyunları bunu hep tersine çevirmeye başladı. İlk başta daha çok çocuklara yönelik, içeriği bulmaca dolu basit oyunlar olarak başlayan seri giderek daha karanlık tonlara sahip olmaya başladı. Ana hikayenin de her kitapta pastel tonlarından kurtulmasıyla oyunlar giderek kendini aşmaya başladılar. İlk üç oyun, çocukların hoşça vakit geçireceği eğlenceli oyunlardı. Serinin yaşları daha büyük oyuncular üzerindeki potansiyelini gören yapımcılar, yavaş yavaş onları da mutlu etmenin yolunu bulmaya çalıştılar...

Ateş Kadehi'nin oyunuyla birlikte, Harry Potter oyunlarının da imajı değişti. Daha ciddi, daha aksiyonlu ve bulmacılı bir hal aldı. Özellikle Ateş Kadehi'nin iki kişiyle oynanabilmesi ona ayrı bir zevk katıyordu. Oyunda Hogwards'ın içinde dolaşabilmek ayrı bir zevkti. Zümrüdüanka Yoldaşlığı'nın oyunuyla birlikte serinin takipçileri hayal ettikleri ortama biraz daha yaklaşmış oldu. Oyunda özgür büyü yapma sistemi ve Hogwards'ın içinde sınırsız dolaşma gibi özellikler bulunuyordu. Ancak bunun da kendi içerisinde bazı sorunları vardı. Artık oyunda sadece Harry'i kontrol etmek zorundaydık. Co-op özellikleri oyundan kaldırılmıştı. Gelişmiş grafikler göz boyuyordu ama aynı zamanda hatalar da yaratıyordu. Büyü sistemi müthiş olmasına rağmen, kontrol sorunları yaşatıyordu. Dev Hogwards'ın içinde dolaşmak birçok oyuncu için kafa karıştırıcı gelmişti. Acemi oyuncular görevlerin yerlerini bulamıyordu. Böyle geniş bir oyunda hata olması normaldir. Ancak Order of the Phoenix'in oyununda oynanışı etkileyen çok ciddi hatalar da vardı. Artı ve eksi yanlarının aynı derecede büyük olduğu az sayıdaki oyundan biriydi. Bu yüzden oyun hak ettiği değere ulaşamadığı gibi, aynı şekilde müthiş bir beğeni de topladı. Kısacası, olumlu yanını görmek isteyen bu tarafa olumsuzları görmek isteyenler ise öbür tarafa yönlendi. Yine bir Harry Potter filmi gösterimde ve yine bir film oyunuyla karşınızdayız. Harry Potter and the Half Blood Prince (Melez Prens) oyunu acaba kendinden önce gelenlerin mirasını iyi şekilde taşıyabilecek mi? Yoksa adına güvenip sadece satış amaçlı için boş bir oyun mu olmuş?

Oyun yapmak büyü yapmaya benzemez

Serinin bir önceki oyunu kendine has özelliklere sahipti. Hogwards'da derslere girip, etrafta dolaşıyorduk. Ünlü karakterleri günlük işlerini yaparken izliyorduk. Sağda solda dolaşan öğrencilerle sohbet etme ve onlara yardım etme gibi aktiviteler de yapılabiliyordu. Melez Prens'in oyunu Zümrüdüanka Yoldaşlığı'nın neredeyse aynısı olmuş. Bazı eklemeler ve çıkartmalar var. Klasik bir "EA bunu her zaman yapıyor" vakasıyla karşı karşıyayız. Order of the Phoenix oyunu müthiş bir serbestlik sunduğu gibi aynı zamanda müthiş hatalar da barındırıyordu. Dövüşler zordu, kamera açıları çok kötüydü. Serbest büyü yapma sistemi müthişti ama hatalar yüzünden fare ile yanlış büyüler yapmak çok olağandı. Harry sürekli sağa sola takılıyordu. Bunlar bir önceki oyunun başlıca sorunlarıydı. Anlaşılan yapımcılar da bu sorunları fark etmiş ve yeni oyunlarında durumu çözmeye çalışmışlar. Önceki oyuna kıyasla birçok sorun çözülmüş ama hepsinin de bir bedeli var�




Half-Blood Prince ilk olarak elimizden serbestlik hissini almış. Zümrüdüanka'da kitaplardan ve filmlerden hatırlayacağımız büyülü bir haritaya sahiptik. Bu büyülü harita belirli sözlerle açılıyordu. Özelliği ise Hogwards'da bulunan her odayı ve yaşayan herkesi göstermesiydi. Oyuna bu sistem çok iyi şekilde oturtulmuştu. Haritadan istediğimiz yeri seçiyorduk ve yerde beliren ayak izlerini takip edip istediğimiz yere gidebiliyorduk. Melez Prens'de bu sistem kaldırılmış. Onun yerine level (bölüm) bazlı bir sistem gelmiş. Kocaman bir okul içerisindeyiz ama yapacaklarımız sınırlı. Birileri Harry'e ne yapması gerektiğini söylüyor, biz oraya gidip o görevi yapıyoruz. Koca okulun tek faydası bu bölümler arasında dolaşıp etrafı izlemek. Anlaşılan bir önceki oyunda, hayatlarında sadece Harry Potter oynayan kişiler özgürlük konusunda bayağı sorun yaşamışlar. Etrafta bol bol kaybolup yapımcıların başını şişirmişler ki, onlar da bu sistemden vazgeçmiş. Yerine bizi gideceğimiz yere kadar götüren bir hayalet koymuşlar. Görevimizin olduğu yere gitmek için bu hayaleti çağırıyoruz. Hayalet gerekli yerlere bizi götürüyor. Hayaletin animasyonu hoş olmuş, yolda yaptığı muhabbetler komik ve Harry Potter sevenlerin hoşuna gidecek cinsten. Bir önceki oyunda, Hogwards'ın her yerinde gizli odalar ve eşyalar vardı. Onları bularak bonuslar açabiliyorduk. Ne yazık ki bu sistem de kaldırılmış. Yine etraftan bir şeyler topluyoruz ama çok basit bir şekilde. Sağda solda parlayan eşyalar var onların yanından geçerken farenin sol tuşuna basarsak bizlere mini kalkanlar veriyor. Bir de okulda gizli büyük kalkanlar var. Bunlar duvarlarda asılı ya da bir şeyin arkasında saklı. Çok basit büyülerle onları alıp biriktirebiliyoruz. Peki, karşılığında ne alıyoruz? Sadece Harry biraz daha güçleniyor. Oysaki bir önceki oyunda, bu tarz gizli eşyaları bulunca, film ve oyunla ilgili birçok video açılıyordu�
Neden sürekli bir önceki oyunla kıyasladığımı sorabilirsiniz, bunun en büyük nedeni eski oyunun ısıtılıp tekrar sunulması. Tabii yapımcılar, bunu yaparken içine farklı soslar ve baharatlar katmayı ihmal etmemiş. İşte Melez Prens'i oynanmaya değer yapanlar da bunlar. Öncellikle kamera açıları değiştirilmiş. İlk oyundaki gibi her şey bir birine girmiyor. Bu yenilik oynanış kalitesini fazlasıyla artırmış. Harry bir önceki oyuna kıyasla sağa sola daha az takılıyor. Büyüler ve görevler de daha düzenli bir hale getirilmiş.

Melez oyun

Büyücü bir karakteri baz alan ve büyücülük okulunda geçen bir oyun için en önemli şey büyü sistemidir. Bir önceki oyunda Black & White'dan hatırlayacağımız bir büyü sistemi vardı. Yani büyü yapmak için tuşlara basmak yerine, fare ile asamızı sallıyorduk. Sağa sola sallayınca ayrı büyü, yukarı aşağıya yapınca ayrı büyü gibi bu liste uzayıp gidiyor. Kısacası, Harry Potter hayranları hep o hayal ettikleri büyüleri artık kendileri yapabiliyordu. Ancak bu sisteminde bazı sorunları vardı. Büyü listesinin uzayıp gitmesi, sistemin en büyük sorunuydu. Bir dövüş sırasında hızlıca büyü yapmak isterken başka büyü yapıyorduk. Bazı kombinasyonları hatırlamak zordu. Büyülü eşyaları kontrol etmek de aynı derecede zordu. Yapımcılar Melez Prens'de bu sorunları çözmüşler. Ancak sorunları çözerken sistemi geliştirmek yerine geriletmişler. İlk oyunla hemen hemen aynı olan büyü çeşitlerimiz aynı zamanda biraz da azalma göstermiş. Büyü yapmak için uzun uzun hareketler yapmak yerine birkaç basit hareketle bu işi halledebiliyoruz. Etrafta bulunacak fazla gizli eşya olmadığı için, yapabileceğimiz büyüler de zaten sınırlı. Ancak Melez Prens büyü sisteminde gerilerken düello sisteminde ilerlemiş. Zümrüdüanka Yoldaşlığı'nda büyü yaparken, kütük gibi durup gelen giden tüm büyüleri yiyorduk. Battalgazi Misali tüm büyülere göğsümüzü siper ediyorduk. Ancak bu oyunda, savunma büyüleri dışında, rakibin büyülerinden kaçmak için yeni hareketler geliştirilmiş. Bu şekilde oyun çok daha zevkli bir hal almış. Düello yaparken, rakibin hareketlerini izlemek, onun açıklarını kovalamak ve büyü yaptığı zaman kaçmak oyunu daha gerçekçi bir hale getiriyor. Melez Prens'in büyü sistemi oyunun en büyük artılarından birisi�

Diğer artı ise, artık iksir yapabilmemiz. İksir Harry Potter dünyasında en az büyü kadar önemli bir yer tutuyor. Hatta bazı zamanlarda, büyüden bile daha etkililer. Zaten esere adını veren Melez Prens bir iksir kitabının adı. İçindeki tarifler sayesinde Harry birçok farklı büyü ve iksir yapabiliyor. İksir için oyunda özel bir sistem geliştirilmiş. Karşımızda kocaman bir kazan ve çeşitli şişeler var. Bu şişeleri döktükçe iksirin rengi değişiyor. Ekranın sağ tarafında, iksiri hangi renge getirmemiz gerektiğini söyleyen talimatlar bulunuyor. Bir şişeye fareyle tıkladığımız zaman, onu elimize almış gibi şişe havaya kalkıyor. Klavye ve fare yardımıyla bu şişeleri istediğimiz gibi kullanabiliyoruz. Ancak ilk başlarda, şişeleri kazanın içine dökmek bayağı zor. İksir yapmak için sadece şişeleri döküp durmuyoruz. Onlaır çalkalamak da gerekebiliyor. Bunun dışında, etraftaki, böcek, solucan gibi canlıları da kazanın içine atıyoruz. Bazen kazanın ısısını ayarlamak gerekiyor ya da içindeki iksiri belirli renge gelene kadar karıştırmak. İksir sistemi bir iki hata dışında gayet başarılı ve eğlenceli olmuş. Hogwards'ın ünlü spor oyunu Quidditch de oyundaki yerini almış. En son bu sporu Ateş Kadehin'de yapmıştık. Melez Prens'de bol bol Quidditch maçlarına çıkıyoruz ve antrenman yapabiliyoruz. Sadece fare ile kontrol edilen Quidditch ile uçmak gerçekten çok zevkli. Ancak maçlarda sadece amacımız, sırasıyla havadaki dev yıldız şekillerinin içinden geçmek olduğu için sistem gerçek bir maç havası bırakmıyor. Arada rakip takımın oyuncularına vurmasak çekişme bile olmayacak. Buna rağmen, yükseklik ve hızla gitme duygusu oyunda çok iyi yansıtılmış. Özellikle hızlı giderken, ani hareketlerle yıldızların içinden geçmeye çalışmak çok zevkli�




Oyuna bir de kulüp sistemi eklenmiş. Hogwards'ın Düello, Quidditch ve İksir kulüplerine üye olabiliyoruz. Buralarda amacımız, ilgili aktiviteyi yapıp puan toplamak. Bu puanlar hiçbir işe yaramasa da, düello kulüplerinin şampiyonu olmak için uğraşmak çok zevkli. Aynı şekilde Quidditch antrenmanları da Harry Potter severlerin ilgisini çekecek. Bazı iksirler Harry'in güçlenmesine de yarıyor. Bu yüzden bol bol iksir kulübüne gitmekte fayda var. Zümrüdüanka Yoldaşlığı'nın en güzel yanı yaşayan okul ortamının gerçekten verilmesiydi. Bazen öğrenciler amaçsızca sağa sola yürüyüp bizi sinir etse de yine de okul tadını alıyorduk. Melez Prens'te etrafta çok az öğrenci var. Arada bir okulun kabadayıları bize saldırıyor, biz de onların ağızlarının payını veriyoruz. Düellolar bir önceki oyuna kıyasla burada daha fazla ve akıllıca kullanılmış. Etrafta dolaşırken, bazı öğrenciler bizden yardım istiyor. Eğer onlara yardım edersek, etrafta bulunan aslan heykelleri Harry'e ödül veriyorlar. Bir önceki oyunda bir yandan ana görevleri yaparken öte yandan Hogwards'ın içinde maceralara çıkıyorduk. Melez Prens'de bu sistem yok. Yaklaşık 9 saat süren ana görevleri istediğimiz zaman yapıyoruz. Ana görevler biraz daldan dala atlıyorlar. Oyunu bitirdikten sonra, etraftaki ekstraları toplamak için tekrar okulda dolaşabiliyoruz�

Melez Prens'in grafikleri bir önceki oyunla neredeyse aynı olmuş. Sadece bir iki ufak değişiklik var o kadar. Bir iki yeni karakter eklenmiş ve modellemeler değişmiş. Harry, farklı kostümler giyebiliyor. Bir önceki oyunda, gizli odaları bulmak için tabloların şifresini bulmak için uğraşıyorduk. Ne yazık ki bu eğlenceli sistemde Melez Prens'ten çıkartılmış. Seslendirmeler ise oyunun en zayıf halkası. Harry Potter'ı bile başka birisi seslendirmiş. Ancak yapılan başarılı dublajla bunu fark etmiyoruz bile. Melez Prens artı ve eksileriyle Harry Potter hayranlarına hitap eden bir oyun. Serinin hayranı olmayanlar eğer bir önceki oyunu denedilerse bunu oynamalarına gerek yok. Ancak Harry Potter fanatikleri bu oyundan büyük zevk alacaklar.

7/10

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder