27 Mayıs 2011 Cuma

Metro 2033


Oyunumuz Rusyada geçiyor. Rusya 2 bölüme ayrılmış. Büyük savaştan sonra yeryüzü nefes bile alınmayacak hale gelmiş. Ciğerlerimizi doldurduğumuz hava bile ölmemiz için bir neden. İnsanlar güvenlikleri için Metro tünellerine sığınmış, sıçanlarla birlikte hayatları için dua ederken buluyoruz kendimizi.

Karanlık hiç bu kadar ürkütücü olmamıştı!
Büyük savaş sonrası mutasyon geçiren yaratıklar insanlara saldırmaya başlar. İnsanlar bu yaratıklarla baş edemez ve yer altı dünyasında bulurlar kendilerini. Çeşitli
merkezde koloniler halinde yaşayan insanlar için bir merkezden diğerine seyahat etmek o kadarda basit değil. Tünellerde başı boş gezen yaratıklar, Sefaletin hüküm sürdüğü bu oyun dünyasında kurulan gasp çeteleri saldırabiliyor heran. Karanlık tünellerde çığlıklar içinde yaşamaya yavaş yavaş alışıyorsunuz.


Dağdan gelip bağdakini kovmak.
Sürekli olarak konakladığımız Metro tünellerine yaratıkların saldırmasıyla başlıyor hikayemiz. Yeryüzü onlar için dar gelmiş olacak ki Metro tünellerine göz dikmişler. Hunter lakaplı bir asker ne olup bittiğini anlamak için karanlık tünellere dalıyor tek başına. Ve gitmeden size bir görev bırakmış. Bu görev filmlerde görmeye alıştığımız 3 saat içinde gelmezsem polisi ara türünden bir görev. Hunter, geri dönmezse eğer ‘’ Polis ‘’ denen mekana gidip oradaki herkezi bilgilendirmemizi istiyor. Tabi üzücü bir olay olsada Hunter geri dönmüyor.(Şahsen ben üzülmüştüm. Hunterle aramda ne varsa artık J ) Polis’e gidip herkezi bilgilendirdikten sonra kendimizi hikayenin içinde buluyoruz.

Grafiklere gelince.
Oyunun grafikleri hiç te fena değil. Oyunu oynarken insanların acizliği, karanlık içindeki umutsuzluk grafiklerle beraber öyle bir bütün olmuşki, bu yazıyı yazarken bile hala etkisindeyim oyunun. Gerek tünellerde gerek istasyonlarda gezerken her yerde Kiril alfabesiyle yazılmış tabelalar ve Rus aksanıyla konuşan insanlarla dolu. Ayrıca yer yüzüne çıktığımızda karakterimizin el feneri ve ışık saçan mutant mantarlar dışında aydınlanabileceğimiz bir kaynak yok. Ve bu zaman zaman insanın sinirini bozmuyor değil. Çünkü karanlığa artık okadar aşina oluyorsunuzki bazen karakteri bile göremiyorsunuz bu aşinalık sayesinde. Ayrıca ateş ettiğimizde etrafa saçılan ışık süzmeside bu kötü yanlardan biri.

Nasıl hayatta kalacaksın?
Oyunda mermi kıtlığı baş gösteriyor. Oyunda neredeyse her canavarı E tuşu ile yanına gidip öldürmek istedim. Çünkü karanlık ve silahtan saçılan ışık süzmesi sayesinde eskiden Counter Strike oynarken 5-1 diye tabir edilen silahı alıp sağa sola sıkarmış gibi hissettim kendimi. Hiçbir canavarı tam olarak göremedim ve tam olarak vuramadım. Buda bezdirdi beni. Eğer yok ben silahla vurmak istiyorum derseniz yerde yatan insanları soymanız bir nevi cepcilik yapmanız gerekecek.
Onur Güzel

Özetlemek Gerekirse;
Oynanma Süresi: 1 Hafta
Grafik: 9.2  / 10
Müzik: 8.7 / 10
Oynanabilirlik: 9.0 / 10
Bağımlılık Derecesi: 8.5 / 10
Toplam Puan: 8.9

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder