Mapushane etrafında dikenli teller
Birbirine kenetlenmiş bağlı bilekler
Sağımda sonumda hasret çekenler
Tez gel anam tez gel görüş günümde
Tahammüle hal mi kaldı garip gönlümde
Birbirine kenetlenmiş bağlı bilekler
Sağımda sonumda hasret çekenler
Tez gel anam tez gel görüş günümde
Tahammüle hal mi kaldı garip gönlümde
İki kelimeyle anla derdimi
Feryat etsem duyuramam sesimi
Çok konuşsam dinletemem sözümü
Ölmeden göreyim güzel yüzünü
Tez gel yavrum tez gel görüş günümde
Beklemeye hal kalmadı garip gönlümde
Feryat etsem duyuramam sesimi
Çok konuşsam dinletemem sözümü
Ölmeden göreyim güzel yüzünü
Tez gel yavrum tez gel görüş günümde
Beklemeye hal kalmadı garip gönlümde
Ferdi Tayfur.
Hayalleriniz yüzme biliyor mu ?
Prison Break’ın senaryosunu gördüğümde hayallerim suya düştü. Prison Break’ın oyununun çıkacağını haber aldığım ilk zamanlarda kendimi Scofield gibi hayal etmiştim. Dar koridorlar, tüneller, akıl oyunları! Fakat oyuna başladığım zaman Scofieldin S si bile olamadım. Buda beni bayağı üzdü. Oyundaki kahramanımızın adı Tom Paxton. Kendisi bir ajan hemde The Company tarafından gönderilen bir ajan. Biraz önce söylediğim gibi suç işlediğinden değil The Companynin gönderdiği için giriyoruz hapisaneye. The Company’se Scofield ve Burrow’u izlememizi istiyor. Hapishaneye girdiğimiz ilk anda Ajan olduğumuzu hiç kimseye belli etmememiz gerekiyor. Bunun yoluda kavgalara, hırsızlıklara karışıp bol bol görev yapmaktan geçiyor. Bu yaptığımız görevler sayesinde hem hapishanede tanınıyoruz, hemde yeni eşyalara sahip oluyoruz. Buda hapishanede hiç bir şeyin karşılıksız olmayacağını çok iyi anlatıyor bizlere.
Düştüm mapus damlarına öğüt veren bol olur.
Oyunda görevleri yapmadan boş boş gezinebiliyoruz. Görevi aldığımız an oyunun asıl kısmına adım atmış olarak buluyoruz kendimizi. Yani tam bir casus oluyoruz. Oyunda bizim bulunmamızın yasak olduğu yerlere girip, gardıroplara girerek saklanabiliyoruz. Buda oyuna ayrı bir hava katmış durumda. Ha bu arada unutmadan haritamızda yeşil olarak gösterilen karakterlere gözükmememiz gerek. Yoksa bizim için her şey tozpembe olur( :P )
Nerede o eski Osmanlı tokadı ?
P.B yani hapishane lafı duyulduğunda akla ilk gelen şey zorlu kavgalar, itişmeler ve ya tartışmalardır. Bu düşüncenin getirdiği basit bir dövüş sistemiyle karşı karşıya kalıyoruz oyunda. Bu sistem 3 temel hareketten oluşuyor. Ağır yumruk, hafif yumruk, korunma. ( Çok hareket olmasını da beklemezdim konusu bu derece açık olan bir oyun için. ) Bu hareketlerden sıkılacağınızı biliyorum Deep Silver bunu da düşünmüş. Yerlerde bulduğumuz ağırlık aletleriyle çalışıp Wannobe den Untouchable a kadar kas gelişim seviyelerine ulaşıp, darbe gücümüzü artırabiliyoruz.
Deep Silver’dan sorumluluk aşısı.
Görevlerden bahsedecek olursak haritada sarı X işaretiyle işaretlenmiş durumda. Ee böyle olunca biraz üşengeç tarafımız ortaya çıkıyor. Elimizle koymuş gibi buluyoruz görev yerlerini. Buda biraz tembelliğe alışmamızı sağlıyor.
Ah Deep ah! Sen yok musun sen.
Deep Silver biraz saçmalamış bazı yerlerde. Örneğin polislerin nöbet güzergâhları sürekli aynı yerlerde gidip gelmeden oluşuyor. Buda haliyle çileden çıkarıyor insanı. ( Yani hiç mi aksiyon olmaz dedirtiyor. ) Birde çok gizli ajanlığımızın sırrını korumak var. Hapishaneye ses kayıt cihazı sokup gizli ajan sırrımızı korumakta bir hayli zor olsa gerek.( :P ) Bunlarda oyunun sıkıcı yanları. He unutmadan oyun ileriki zamanlarda monoton bir hal oluyor. Satın almadan önce düşünün derim.
Hazırlayan: Onur Güzel
Toparlayan: Berkcan Bıyıklı
Özetlemek Gerekirse;Oynanma Süresi: 1 Hafta
Grafik: 7.5 / 10
Müzik: 8.2 / 10
Oynanabilirlik: 8.0 / 10
Bağımlılık Derecesi: 7.5 / 10
Toplam Puan: 8.6
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder